12 Aralık 2012 Çarşamba

Milli Mücadele ve Güçlü Olmak

Türk’ün hayatı hiçbir zaman durgun olmamıştır. Yaşadığımız Türkiye topraklarında Anadolu Türk’ü olarak bu vatana sahip olmanın bedelini defalarca ödedik. Türk varlığının hâkim unsur olmasından içimizde işbirlikçiler, dışarıda sömürgeciler ve kendilerine vaat edilen topraklarda oturmamızdan rahatsız olanlar var. Haliyle sürekli bir kurtuluş mücadelesi içinde yaşayan bir Türkiye var önümüzde.

Bazı kimseler, Atsız Beğ’in de meşhur tabiriyle barsaklarımızdaki parazitleri vücudumuzun bir parçası zannediyorlar.

Atalarımızın öz be öz diyarı, güzel Türkiye’miz gene işgal altındadır. Bu sefer ki işgalin adı: Kürt Terörü!

Batının 100 yıl önce de önümüze sürmeye çalıştığı yapay bir Kürt varlığı vardı. Bugün, geçmişte yapay olarak üretilen o Kürt varlığının Türk’ü yok etme konusunda çok ileri de olduğunu apaçık söyleyebiliriz.

Kontrolsüz doğum oranı… Birçok ticari alanda hemşericilik adı altında Kürtçülük yapılarak, Türk ticaretini Kürtleştirme çalışmaları… Bilinçli göç dalgalarıyla Kürt nüfusunu artırma çabaları… Ve bunların doğrudan terör örgütüyle bağlantılı olmaları.

Türk Milletinin Anadolu’daki kurtuluş savaşında Kürtler, Türk Milletini arkasından vurmuştur. Topraklarımızı işgale gelen sömürgecilere yardım ve yataklık etmişler, işgalcilerin Kürdistan vaatlerine inanıp Türkleri satmışlardır. Savaştan alnımız ak çıkıp ve bağımsız Türkiye’yi kurduk. Buna rağmen emellerinden vazgeçmeyen Kürtler, devletimizi sürekli bir parçalama girişime devam ettiler. Bunlar günümüze kadar uzandı.

Yabancı devletlerin istihbarat mensuplarının ve yerli işbirlikçilerin bütün gayretiyle Türk adını bu topraklardan silme çabaları hız kesmeden devam ediyor.

Tarih: 06 Aralık 2012
Siirtte Valiliğin önünden geçen cadde üzerinde konulan “Ne mutlu Türküm diyene” yazılı demir levhanın Vali Ahmet Aydın tarafından verilen talimatla kaldırılmasının ardından, Mardin Kızıltepe karayolunda 70. Mekanize Tugayı askerî kışlasının arkasındaki Türkmen dağı yamacında yıllardır duran benzer bir yazı da silinerek, yerine bayrak resmi çizildi.” (1)

Tarih: 07.10.2009
İstanbul’un kurtuluşunun 86. yılı kutlamaları çerçevesinde camilere asılan mahyalar, “Ne mutlu Türk’üm diyene ifadesi, bölücülüğe yol açabilir” işgüzarlığıyla alelacele kaldırıldı. (2)

Tarih: 13.09.2012
Yeni yönetmelikle ders kitaplarının arka sayfalarında yer alan haritalara da ayar geldi. Türkçe, Dil ve Anlatım ile Türk Edebiyatı kitaplarındaki “Türkiye haritaları” ile Türkçe, Dil ve Anlatım ile Türk Edebiyatı kitaplarından, “Türk dünyası haritaları” kaldırıldı. Bakanlığa gönderilen taslak kitap metinlerinin incelenmesi görevi de, “panel” adı altında oluşturulacak komisyonlara verildi. Bu komisyonlarda alan uzmanı ve öğretmenlerden oluşan “panelistler” görev yapacak. (3)

Bandırma Türk Sanat Müziği Derneği’nin adının dernekler masasının uyarısı ile “Sanat Müziği Derneği” ne dönüşmesi gibi birçok acı olayı Türkiye’mizde yaşamaktayız. Anayasa değişikliği çalışmaları kapsamında Türk adının anayasadan çıkarılması en büyük yıkımlardan birisidir. Hemen ertesinde de Türkiye adının değiştirilmesi talebiyle karşı karşıya olacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın. Ne de olsa Turgut Özal’ın hayali: Anadolu Federe Devletiydi!

Bir mucize bekleyecek zamanı çoktan geçtik.

Hablemitoğlu katledildi. Fikirlerini öldüremeyince kişiyi öldürdüler.

Atatürk’ün Gençliğe hitabesinin son cümlesindeyiz:
“Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!”

İl il, bölge bölge Türkçüler teşkilatlanmalıdır.
Türkçülerin ilk görevi bireysel olarak kendilerini güçlü kılmak olmalıdır. Devlet mekanizmasının önemli bir mevkiindeki Türkçü çok şey ifade eder. Sıradan bir memuriyet, yapmanızı istediğiniz birçok şeyi engeller.

Ticari alanda kuvvetli sermayeye sahip Türkçü büyük bir güçtür. Birçok şeyde iktisadi yardımda bulunabilir.

Bireysel olarak varlığını ispatlamış Türkçüler için ikinci aşama teşkilatlanma olmalıdır. Büyük kitlelere denk bir teşkilatlanma değil, irili ufaklı gruplar halinde birbirinden bağımsız etkinlik gösteren kitleler olmalıdır. Bu çok parçaya bölünmüş gruplar yeri geldiğinde bir olabilme becerisini gösterebilmelidir. Kırk parçaya bölünmüş sosyalistlerin 1 Mayıs’ta bir araya gelişi gibi.

Türkçüler, Türk varlığına düşman olanların karşısında bir tabur gönüllü askerdir. Türkçüler her yerde olmalıdır. Türk adından rahatsızlık duyanlara rahat yoktur bu ülkede! “Sungurun uçtuğu yerde barınmaz yarasa” der Atsız Ata. Türkçü’nün olduğu yerde de Türk düşmanları barınamaz!

Türk milliyetçiliğinde tekelcilik dönemi artık bitmiştir. Türkçü her yerde bağımsız olarak faaliyet göstermektedirler.

Bu vakitten sonra Türkçüler için tek şart başarılı olmaktır. Bu devletin toprağı da, suyu da, makamları da, ticareti de Türk’e anasının ak sütü gibi helaldir! Türk’ün tek yapması gereken kendine ait olana sahip çıkmaktır.

Bu güzel Türk Yurdunu Kürtlere bırakmaya hiç niyetimiz yoktur! Kürdü nasıl bir sonun beklediğini Tanrı bilir fakat Türk’e ihanet eden asla iflah olmamıştır!


“Vakit gaza vakti yavrum
Hazırlan zalime şahlan

Alev başlı kartal olup hürriyete kanatlan
Durma, durma ha davran!”


1.http://www.yeniasya.com.tr/haber_detay2.asp?id=46083
2.http://www.yenicaggazetesi.com.tr/yg/habergoster.php?haber=24238
3. http://www.cnnturk.com/2012/guncel/09/13/ataturkun.bir.izi.daha.siliniyor/676549.0/index.html